Risk Altındaki Hayatlar ve Ormanlar: Endonezya, Avrupa Birliği’nin Ormansızlaştırmayla Mücadele Planındaki Çatlakları Gösteriyor

Aktivistlere göre Avrupa Birliği’nin (AB), ormanları küresel çapta korumaya yönelik kanun teklifi gerçekçi değil ve çiğnenmesi kolay.

AB, dünyanın dört bir yanındaki ormanların beline balta vurulmasını engellemeye yönelik bir plan yaptı. Tek bir sorun var: Ağaçların kesildiği bölgelerdeki aktivistler bu planın işe yaramayacağını söylüyor.

Avrupa Komisyonu, yükselen küresel sıcaklıkları da içeren çevresel sorunlara yanıt olarak geçen ay, ormansızlaştırmayı dünya çapında önlemeyi amaçlayan bir dizi yeni kural önermişti. Ancak Güneydoğu Asyalı çevreciler yeni kuralların gerçeklikten uzak ve çiğnenmesi kolay olduğunu söylüyor ve ağaçları kesilmekten kurtaramayacağını iddia ediyor.

AB, üye devletlerde emisyonları ve çevresel zararı azaltacak geniş bir yasal düzenlemeler ağı oluşturmuş olsa da birlik dışındaki ormanların yok edilmesine katkıda bulunan ürünlerin serbestçe ithal edilmesine izin verdiği için politikacılar ve çevreciler tarafından kınanıyor.

Dünya çapında ormansızlaştırma oranlarının en yüksek olduğu ülkelerden biri olan Endonezya’da aktivistler yıllardır ormanları korumak için mücadele ediyor. Bir Güneydoğu Asya ülkesi olan Endonezya’da sorun oldukça bariz görünüyor; çünkü risk altında olan sadece ülkenin ormanları değil: Geçim kaynakları açısından ormanlara bağımlı olan nüfusun büyük bir kısmı ve özellikle yerli halklar tehdit altında.

Aktivistlere göre Avrupa’nın Endonezya ormanlarını kurtarmaya yönelik göstereceği bir çaba bu ülke için dönüm noktası olabilir ancak bunu yaparken oyunun sahada gerçekte nasıl oynandığını hesaba katması gerekiyor.

Ağaçlar için bir plan

Komisyonun planlanan düzenlemeleri uyarınca, AB’ye kakao, palmiye yağı, sığır, kahve, soya ve odun -ve bunlardan türetilen bazı ürünler- ithal etmek isteyen şirketler, bu ürünlerin ormansızlaştırma ile bir bağlantısı olmadığını ispat etmek zorunda olacak.

Kurallar kabul edilirse, -AB ve Avrupa Parlamentosu hala onları kabul etmek zorunda- şirketlerin, ürünleri tedarik ettikleri yere dair bir durum tespit beyanı sunması gerekecek.

Şirketler, ürünün geldiği arazinin coğrafi konum verilerinin yanı sıra örneğin ilk satıcının iletişim bilgilerini sağlamak ve bunları beş yıl boyunca saklamak zorunda da olacaklar. Politico’ya konuşan bir Komisyon sözcüsü, bu düzenlemenin amacının “ürünü, üretildiği arazi parçasına bağlayan katı bir izlenebilirlik yükümlülüğü” getirmek olduğunu söyledi.

Sözcü, Komisyonun, bu verilerin bazılarının otomatik olarak karşılaştırılmasına yardımcı olacak bir dijital veri tabanı öngördüğünü açıkladı. Sözcüye göre bu veri tabanı, bir arsanın beyan edildiği gibi gerçekten bir çiftlik olup olmadığının; çiftliğin, ürünün beyan edilen miktarını üretebilecek seviyede olup olmadığının ve orada üretilen ürünleri kullandığını iddia eden birden fazla işletmecinin bulunup bulunmadığının tespit edilmesine imkân sağlayacak.

Sözcü, bu veri tabanı sayesinde sistemin aldatılmasının zorlaşacağını ve biri sistemi aldatmayı denediğinde bunun AB yetkilileri tarafından fark edilmesinin kolaylaşacağını söyledi.

‘Sistemi aldatmak’

Kurallar kâğıt üzerinde iyi görünüyor ancak Endonezyalı aktivistler bunların Brüksel’in sandığı şekilde çalışacağından şüpheli. Aktivistlere göre plan iyi niyetli olsa da işe yaramayacak derecede sahadaki gerçeklikten uzak.

Bir Greenpeace aktivisti olan Syahrul Fitra’ya göre burada ana sorun izlenebilirlik. Ormansızlaştırmayla bağlantılı ürünler, işlenmek üzere şirketlerin kurallardan kaçmaya çalışabileceği diğer ülkelere gönderilebilir.

Endonezya’nın sahip olduğu palmiye yağının -ülkeyi ormansızlaştırmaya götüren ana sebeplerden biri- büyük bir kısmı Çin’e ve Hindistan’a ihraç ediliyor; bu ülkeleri Pakistan, Bangladeş ve Malezya izliyor. Avrupa’ya yapılan ihracatlar ise Endonezya’dan gönderilen palmiye yağının çok küçük bir kısmını teşkil ediyor.

Syahrul, “Çin’in AB’ye ihraç ettiği bir ürünün ormansızlaştırmadan gelmediğinden nasıl emin olacağız?” sorusunu sordu.

Endonezya hükümetinin yeni palmiye yağı plantasyonlarının açılmasına yönelik uyguladığı yasal geciktirmenin bu yıl sona ermesi ile konu daha da acil bir hale gelecek.

Syahrul, henüz diğer ülkelere geçmemiş ürünleri Endonezya’da takip etmenin bile pratikte çok zor olduğunu söyledi. Syahrul, hükümetin plantasyonlarla ilgili verileri yayınlama konusundaki isteksizliğine işaret ederek uluslararası alıcılar bir yana, yerel kuruluşların bile ürünlerin menşeini doğrulamayı neredeyse imkânsız bulduğunu açıkladı.

Komisyon, bu sorunu çözmek için coğrafi konum verileri ile uydu görüntülerini ve hatta DNA ve izotop testlerini bir araya getirmek istediğini söylemişti. Ancak Syahrul Endonezya’da şirketlerin bu tür bilgileri yayınlama zorunluluğu bulunmadığı için bunun bir yararının olmayacağını iddia ediyor.

Syahrul, Brüksel’de hazırlanan küçük kuralların sahada işleri ne derece değiştirdiğinin kanıtı olarak, AB’nin yasadışı tomruklanmış ahşap ürünlerin akışını durdurmayı amaçlayan kereste yönetmeliğine dikkat çekti. İşletmelerin Endonezya’daki bazı orman bölgelerinde bu yasağı kolayca atlatabilmesinin ardından neredeyse hiçbir gelişme olmadı. Sözcüye göre Komisyon bile söz konusu kanun teklifinin kuralların etkililiğinde “Komisyon’un dramatik bir artış öngörmesine imkan tanıyacağını” savunarak kendi sınırlı etkisini kabul etmiş gözüküyor.

Syahrul, “Sahada pek bir değişiklik yok” dedi; “Yasadışı tomruklama hala devam ediyor ve şirketler sistemi aldatıyor” açıklamasında bulundu.

Komisyon Sözcüsü’ne göre Komisyon, şirketlerin yeni kurallara uymasını sağlamak için AB üye devletlerindeki yetkililer tarafından yürütülmesi gereken bir “minimum denetim düzeyi” belirleyecek.

Endonezya Çevre ve Ormancılık Bakanı Siti Nurbaya, yardımcısı Alue Dohong ve Çevre Bakanlığı Sözcüsü Nunu Anugrah ise yorum taleplerine cevap vermedi.

Sorulan soruları meslektaşlarına iletme sözü veren Endonezya Çevre Bakanlığı Orman Kaynakları İzleme Direktörü Belinda Arunarwati Margono sorulardan sonra “Bu soruları cevaplama ve iletme yetkim yok” dedi.

Avrupa Palmiye Parası

Aktivistler’e göre Komisyon’un ormansızlaştırmaya yaklaşımındaki bir diğer büyük tutarsızlık, problemin sorumlusu olan plantasyonlara akan Avrupa parasının önünü almak için çok az şey yapması.

Friends of the World’ün yerel ortağı Walhi için çalışan iklim aktivisti Yuyun Harmono, “Birçok Avrupa bankası hala palmiye yağının gelişimini finanse ediyor” dedi.

Avrupa Veri Gazeteciliği Ağı tarafından yapılan bir araştırma, Avrupa bankalarının, sigorta şirketlerinin, emeklilik fonlarının ve varlık yöneticilerinin 2020 yılında Endonezya’daki yağ palmiyesi plantasyonlarına yatırım yapmaya devam ettiğini ortaya koydu. Batılı bankalar ormansızlaştırmayı finanse etmekten kaçınmak için iyi bir denetim uyguladıklarını söylese de Avrupa finans kurumları, “Endonezya yasalarına aykırı olarak bitki örtüsünün tekrar tekrar yakıldığı plantasyonlardan hammadde tedarik eden petrol üreticilerine” yatırım yaptığı belirtilenler arasındaydı.

Üye devletler Komisyon’un sürdürülebilir yatırım için önerdiği listeyi kabul ettiğinde bu durum değişebilir; ancak palmiye yağından türetilen bir biyo-yakıt türünün AB tarafından yeşil yatırımlar arasında kabul edilmesi hala muhtemel gözüküyor.

Bu iddia Komisyon tarafından reddedildi.

Komisyon Sözcüsü, “AB’nin, finansal kurumların çevresel sorumluluğunu ele alan, yürürlükte ve geliştirilme aşamasında çeşitli kanunları var” dedi ve “Bu yasalar, ormansızlaştırmayı ve orman tahribatını önlemeyi amaçlayan özel hükümler içeriyor” ifadelerini kullandı.

Endonezya Palmiye Yağı Birliği yorum taleplerine cevap vermedi.

‘Orman bizim hayatımız’

Brüksel, durum tespit belgelerinin karıştırılmasını ormansızlaştırmaya karşı verdiği mücadelenin bir parçası olarak görse de Endonezya’daki aktivistler kendilerini sık sık ormanları yok eden şirketlerle doğrudan karşı karşıya buluyor.

Ve bu durum aktivistler için çok ciddi sonuçlar doğurabiliyor.

Çevreci ve yerli hakları aktivisti Norman Jiwan, bir ağustos gecesi geç saatlerde, Borneo Adasındaki Sanggau Ledo pazarında, bir kafenin önünde oturan Endonezyalı çevreci Tapos’un polis tarafından tutuklandığını söyledi.

Tapos da Norman gibi ormansızlaştırmaya karşı savaşıyordu. Norman’a göre, bir yıl önce bir palmiye yağı plantasyonuna karşı gerçekleşen protestoda yasadışı ağaç kesimi yapıldığına inanan göstericilerin bunu önlemek için bir şirketin bıçkı makinasını ele geçirdiği sırada polis sorun çıkardı.

Tapos şimdi polise düzenli olarak rapor vermek zorunda ve kendi bölgesinde kalmaya mahkûm. Norman, bu durumun yakın zamanda değişmesinin muhtemel olmadığını söyledi: “Aktivistler kriminalize ediliyor, sindirilmek isteniyor ve tacizlerle karşılaşıyor” açıklamasında bulundu.

Norman “Toprak bizim geçim kaynağımız; ormanlarsa hayatımız” dedi ve “Bizim kültürümüz, tarihsel olarak ormanlarla olan etkileşimimizden iştikak etmiştir” ifadelerini kullandı.

Ormansızlaştırma ile arazi gaspı gibi hak ihlalleri arasındaki yakın bağlantıya rağmen AB tarafından ormansızlaştırmayı önlemek amacıyla planlanan düzenleme insan hakları yükümlülüklerini içermiyor.

Komisyon, yakın zamanda gerçekleştireceği sürdürülebilir ortak yönetim girişimi ile bu hakların kapsama alınacağını iddia ediyor. Ancak bu kuralların kabulünün ertelenmesi, bu kuralların uygulamaya konulup konulmayacağı konusunda ve uygulanacaksa bunun ne zaman yapılacağı hakkında kafa karışıklığına sebep oldu.

Çevreci Yuyun, hesap verilebilirlik konusundaki bu eksiklik karşısında sinirlendi ve “Bu şirketlere ve kurumlara diğer ülkelerde yaptıklarından sorumlu tutmalıyız” dedi.

Kaynak: Politico

Bu haber Muhammed Enes Gündüz tarafından çevrilmiştir.

Serkan Köybaşı tarafından yayımlandı

Dr Öğr.Üyesi, Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi Anayasa Hukuku Anabilim Dalı

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s

%d blogcu bunu beğendi: